Kadınlar; sesleri kulaklarıma yabancı, konuşup gülüşüyor, yoksulluklarına inat. Bebeler bölüyor anneleriningülüşlerini, arzuları kalmış süt dolu memelerde.
Büyük şehrin kadifelerle döşeli sevgi yoksulu evlerinin odalarında yaşarken yalnızlığı; ellerimizin, gözlerimizin, ille de ruhumuzun açlığında düştü yolumuz birbirine.
İhaneti kime insanın? Kendine mi, ardında bıraktıklarına mı?
Zican Göksu; Sarı Zamanlar’da, kendi hayatının öznesi olamayan kadınların arasında, yetkin bir dille, öykünün tüm imkânlarını yoldaş bilerek sessizce dolaşıyor.
Onların bıkkınlıklarına, avuntularına, fısıltılarına, haykırışlarına kulak veriyor.
Başkalarının hayatlarında kaybolmuş, kaybetmeyi kabullenmiş kadınlara ses oluyor.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.